008 yılı sonlarında ABD'de ortaya çıkan, ardından hızla diğer gelişmiş ülkelere, daha sonra da gelişmekte olan ülkelere "bulaşan" ve böylece "küresel" bir hüviyete bürünen mali ve ekonomik kriz böylece 2009 yılına  damgasını vurmuştur.

2009 yılı, bir önceki senenin son aylarında ortaya çıkan küresel krizin etkilerinin yoğun olarak hissedildiği, buna karşılık dünya çapında hükümetlerin ve merkez bankalarının uluslararası ölçekte işbirliği yaparak aldıkları önlemlerle krizin yaralarını sarmaya çalıştıkları bir yıl olarak tarihe geçmiştir.
Dünyada ve Türkiye'de iş çevrelerinde ve akademik çevrelerde hâkim olan görüş 2010 yılı krizin gölgesinde geçse de, 2011 yılının kriz yıllarından daha iyi bir yıl olacağı yönündedir


Türk ekonomisinin, küresel krizin etkilerinin azalması ve güvenin tesis edilmesiyle birlikte yeniden toparlanmaya başlamış olduğu gözükse de krizden henüz tam anlamıyla kurtulduğu söylenemez. Bununla beraber, giderek tüketimde canlanma ve stokların normal seviyeye çıkarılmasıyla üretimin artması gibi olumlu gelişmeler net olarak gözlenmektedir.

Ancak dış konjonktürün gelişmesine paralel olarak yurt içi ekonomide kayda değer iyileşmeyi ihracat tarafında gözlemleyebiliriz. Biz de olumlu belirtilere rağmen, ekonominin geleceği konusunda ihtiyatlı davranmaya devam ediyoruz. Bankacılık sektörünün güçlü yapısı büyümeye destek veren en önemli faktörlerden olarak ön plana çıkarken; işsizliğin yüksek oranı, atıl kapasite, aşırı borç gibi olumsuz etkenler 2011 yılında da gündemde kalmaya devam edecek gibi görünüyor.

Küresel krizin bir yansıması olan Avrupa kaynaklı uluslararası istikrarsızlık önemli sorunlar yaratacaktır. Sırasıyla Amerika ve Asya'nın da bu durumdan olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz bir durum. Böylece dünyadaki büyümenin beklenenin altında kalacağı bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ülkeler arası sorunların giderek yoğunlaştığı, ekonomi politikalarındaki işbirliğinin gevşediği ve her bir ülkenin kendi problemleri üzerine eğildiği bir dönem önümüzde bizi beklemektedir

Küresel rekabetten doğacak riskleri ve fırsatları iyi değerlendirmek gerekiyor. Bir Aile Şirketi olarak bu zor dönemleri, değerlerimizi koruyarak vizyonumuzu belirlemeye, insan kaynağına yatırım yapmaya ve sermaye yapımızı güçlü tutmaya gayret ederek geçiriyoruz.        Küresel ekonomik gelişmeleri değerlendirirken, 2011 yılında ülkelerin kamu açıkları ile ilgili risk algılamalarının fon akımlarının yönünü belirleyeceği ve bu nedenle de belirsizliklerin fazla olacağını göz önünde bulundurmaktayız.

Bu belirsizliğin azalmasıyla likiditenin yavaş yavaş reel ekonomiye yönlendirileceği ve kredi piyasasındaki gelişmelerin yurt içi iktisadi faaliyeti destekleyeceğini, ancak bunun uzun bir süreye yayılacağını öngörmekteyiz. Küresel gelişmelerin bir süre daha yurt içi ekonomik durum üzerinde temel belirleyici olması unsuru devam etmekle birlikte, farklı iç dinamiklerin de dikkatle izlenmesi gerektiğini de düşünmekteyiz.

Toparlanma sürecinde ülkelerin bütçe açıkları, gayrimenkul piyasalarında devam eden sorunlar, yüksek oranda işsizlik ve ivmesiz iktisadi büyüme kritik öneme sahip konular olacaktır.
 
Önümüzdeki dönemde uluslararası sermaye, faizlerin düşük seyrettiği ve likiditenin olduğu ortamda büyümesi beklenen, krizde iyi performans göstermiş, riski az olan ülkelere yönelecektir.

Bu anlamda Türkiye'de mali disiplinin alınan tedbirler çerçevesinde sürdürülmesi çok önemli görünüyor. İstihdam stratejisinin bir an önce uygulamaya  konulması, enflasyon baskısının azaltılması, cari açığın kontrol edilmesi, ihracatın  canlandırılması gibi önlemlerin gündeme gelmesi gerekiyor.

Politik sıkıntıların kontrol altına alınmasıyla birlikte, 2011 yılında Türkiye yabancı yatırımcılar tarafından tercih edilecek ülkelerden biri olacaktır.

Şark İnşaat A.Ş. olarak girişimlerimizi bu çerçevede değerlendirmeye özen gösteriyoruz. Yarım yüzyılı geride bırakırken köklü şirket kültürümüz, tecrübeli kadromuz, güçlü teknik altyapımız ve makina parkımız ile Türkiye'de ve dünyanın birçok ülkesinde uygun yatırımlara devam etmek arzusundayız.

Şark İnşaat A.Ş. bugün ticaretten-inşaata kadar bünyesinde bulundurdugu 5 grup şirket & iştirakleri  ve  bağlı ortaklıklarıyla varlığını sürdürmektedir.

Şark İnşaat topluluğunun ilk ve lider şirketi olan Şark  İnşaat, öncelikle Yurt içi ve Yurt dışında baraj, tünel, altyapı ve ulaşım, endüstriyel tesis, iş ve ticaret merkezleri, lüks konut, bina ve uydu kent projeleri gibi bir çok büyük esere imza atmıştır.

1980'li yıllarda, Suudi Arabistan’da yapılan taahhütler, Şark İnşaat A.Ş. başarılarını yurt dışı ortaklık ve temsilcilikleriyle genişleterek uluslararası pazarlara ilk  adımını atmıştır.

Şark İnşaat A.Ş. 2008'li yılların başından itibaren tekrar yurt dışı faaliyetlere ağırlık vermiş olup, iş hacminin önemli bölümünü Türkmenistan’daki Atık su arıtma tesisleri yatırımları oluşturmaktadır. Alt yapı ve arıtma konusunda ciddi bir Know-how'u bünyesinde bulunmaktadırlar.

Şark İnşaat A.Ş.'in geçmişten bugüne topluma sunduğu hizmetlerin kurumsallaşması ve devamlılığının sağlanması, başta eğitim olmak üzere, İnanç, kültür, sanat, spor gibi alanların gelişmesine maddi ve manevi katkıda bulunmaktadır.

Şark İnşaat A.Ş.  olarak bugün geldiğimiz yerde çalışanlarımızla birlikte büyük bir aile olmanın haklı gururunu yaşamaktayız. Ülke dışına taşarak çok geniş bir coğrafyaya yayılmaya, yatırımlarımızla üstlendiğimiz bu sorumluluğu gelecek nesillerin de aynı inanç ve kararlılıkla sürdüreceğini biliyoruz.

Bu güvenle, halkımıza  ve tüm personelimize teşekkürlerimi sunuyor, huzur, barış ve sağlık dolu bir yaşam diliyorum.


Sevgi ve Saygılarımla,
Bahattin DOĞAN
Yönetim Kurulu Başkanı

BAŞKANIN MESAJI